2 Eylül 2009 Çarşamba

Önün,Arkan,Sağın,Solun "Maşuk" ,Saklanmayan "Mecnun" olur.


bu şehirde aşk
kamusal alanlarda
bürokratik sızılarla yoğrulur
bir deli hüzün
bağdaş kurup oturur
dudaklarının acıya küskün kıvrımına
önün, arkan, sağın, solun
mâşuk,
saklanmayan mecnûn olur


bu şehirde aşk
resmî mekânlarda
gayrı resmî bir sevi manifestosuyla boğulur
uluorta
ve
sehven yazılmıştır
kara bir yazı alnına
yazgının adı küle kesik bir hâr
yazganın Kahhâr olur


bu şehirde aşk
polat mızraklarla avlanmış kısrakların
gözbebeğindeki aktif yanardağda durulur
iffetine halel gelmemiş
yangınlara dalar düşlerin
neden sonra
tüm kutsal kitapları reddeder
infâz hükümlüsü yüreğin
taba yorgunu sahrada
arp vurgunu bir bedeviyken gülüşler
haram sevdâlara dîl uzatmak
helâl olur

bu şehirde aşk,
birkaç haylaz imge oynaşması
bir tutam melodi
ve çokça
murt kokulu bir sanatla ovulur
paraf düşülmüştür hüzün
yüreğinin kıyısına
yine de bir güvercin havalansa
semâdan sînene doğru
sol gözünde
delişmen bir seğirme olur



bu şehirde aşk
meşru bakışların tınısında
memnu ve ütopik sevişmeler doğurur
satır arası arzularda
paragraf başı ünlemdir
mazoşist korkularımız
leyl düşünce dem’e
akreple yelkovan kavuştuğu an
ellerimin terli ayasından
bin büklüm zifîr saçlarına
ığrıplardan azad bir tehcîr-i sevdâ olur


yani bu şehirde aşk
memur resmiyetinden
ve sivil kramplar lügâtinden sorulur

bir adam
bir kadının berrak aşkına soyunur
kadın adamın kurşun nazârıyla
sol yanından vurulur…

ve ne vakit
memnû/niyetle
bir adama aşık olsa bir kadın
cennetten bin fahişe kovulur



Aysegul Guncan

Hiç yorum yok: