28 Eylül 2008 Pazar

Destina

Destina

Aşklara vurur bülbülüm, yuvalanır gönlümün gülüstanına
gülüşün can sıcaklığımdır üşüdüğümde, soluğun ateş
yak savur küllerimi çölüme döneyim.

orman fısıltıları kulağımda, rüzgar ıslıkları
yağmur tutuşmaları, sevgi buluşmaları
aşkın düştüğü yer… yangın
yalnızca nefesin dindirebilir volkanımı
rüzgarın merhem olur yarama süründüğüm

bilki derin kuyularında hasretimin suyu sensin
ve nasılsan öylece gel salınışın rüzgarıyla
ırmakların sesiyle ay serenatları dökülsün kulağıma
dudağıma işlesin meltem meltem seher yağmurları
gözlerinin içinde sönmüş bir tutam yıldız gibi kalayım

uçurumlara tutsak bir rüzgarım, yağmurlarla yaralı sesim
fırtınalarda çırpınan suyum, hıçkıran ışık
karlı dağlarda uzak bir ses gibi
solgun bir anıyım şimdi bu uzak kentte
kuşların göçüp gittiği mevsimlere benziyor yüzüm
ömrümün bütün dallarını silkeledi hayat
umudun bütün bahçelerinden kovuldum
bir acıyı aşmak için, bin acıyı sırtıma vurdum

uzak düştüm saçlarıma karanfil eken yıldızlardan
sahipsiz mezarlıklar ülkesinde çıplak dolaşıyorum şimdi
içinden kırılmış bir gölge
başka hangi duvara yaslanabilirki aşktan öte
ve nasıl dayanabilirki
sevinçler yoksa terkisinde çekilen acıların

Ah Destina yaralı kızım, utangaç yıldızım
yaslı gelinim, anadolum, sarı sızım, sorma beni
baktığım her pencerede doğulu ezikliğim
yurdundan kovulmuş bir coğrafyasızım
çıktığım her yolculukta türküler tutuşur içimde

şimdi uzak bir sızıda nar ile közlenip
çoğalan yalnızlıklarla yeryüzüne dağılıyor kalbim
kalbimki, zemherinin ortasında kanatları üşümüş yavru bir kuş
nereye uçsun, bir umut yoksa kanadında esen yellerin

bırak bende başlasın bu ateş sende bitsin
aşktan öte ne varsa kalbimde savur gitsin
gecelerin uzun kirpiklerine yalnızlığımı iliştirip ağlayayım

ey göğsümde nar sıcağı, çığlığıma sinen duman
içime soğurmuş küllerini bırak kızıl bir sabahın
bırak ki, dağılsın ıstırap yüklü bulutlar
ateş oflayan ormanında bu ahın

gün ışığıyla işlenmiş bir çiçeği
koparıp göğsümün üstüne bastırıyorum her akşam
dindirsin diye yüreğimdeki sızıyı
tam da usumun ortasına düşerken gülbaharülkem

Ah Destina’m, kara kızım, uzun saçlı hasretim
kül rengi kirpiklerinde nehirler yürüyenim
gelirsen sevdiğim çiçekleri getir
gönlünün güneşli bahçelerinden, nilüferlerin zülüflerinden
ve derin kuyularından hasretin, su getir

koca İstanbulu getir bana gelirken
mis sokağını, karanfil konağı, kitapçı dükkanlarını
üç beş dergi, diline dolanan bir şarkıyı, bir çınar altını
mor salkımlı düşlerini getir
istiklal caddesinde el ele dolaşan yeniyetme sevdalıları
yıldızlarını getir bana kaygısız bir gecenin
ayışığı gülüşünle sarıl içimdeki feryada
aşkın ateşlerinde sınanmış bir semenderim ben.

düşsüzüm düşlerine al beni, soluksuz sevişmelerine sakla
dudaklarınla kapat dudaklarımı, soluduğumda
uyuduğumda, alnımdan öperek uyandır beni
ki, denizlerin sevgiyle köpürdüğü saatlerde
şiirin yedirenk çakılları vursun kıyılarıma
aşk bir yanımı alıp götürsün, özlem bir yanımı
bir ömür sevgi yağmurunla ıslanayım

şimdi ayışığıyla süslenmiş penceremde
sen gecegözlü güvercinimsin, özlem yüklü şiir’im
bırak güllere vursun gülüşün, harelensin denizlerin yüreğine
yanaklarında aşkın solmayan rengi
saklayıp gecelere gizini, yıldızlara uzansın mavi düşlerin

Bense çevire çevire dört duvarımı, bir ömür aşkınla böyle yanar kalayım

Nuri CAN

Hiç yorum yok: