28 Eylül 2008 Pazar

Yüreği Yüreğime Dokunan Adam

Yüreği Yüreğime Dokunan Adam ♥



Sebepsiz değildi sana akışım
Çözülmeler gecesinde kapımı çaldın
Karanlıkta ve bir başıma yok olurken
Gözümden akan yaşanmamışlıklar ile
Kendimi yaralarken kabuk kalkımlarında…

Senin yüreğindi bana ilk gelen
Sonra dokunuşların oldu yarama değen,
Bırak kanasın derken gözyaşımı silen,
Damıtık duygular selinde ruhumu azat eden…

Zordum, sıra dışıydım, deliydim ama
Kimsenin göremediği ben vardı bende
İlk senin bulup önüme koyduğun
Parsel parsel yüreğimi ölçüp de
Satır aralarımı okudun kolaylıkla
Şifrelerimi çözdün ustalıkla

Ben seni şaşkınlıkla izlerken
Kah saçlarım savruldu bir an
Kah tenim değdi karlı avuçlarına
Kah dalga dalga sana aktım ay ışığında

Gecenin rengini anlattım sana
Sen tablolar çizdin boş tuvallere
Sessizliğin sesinde buluştuk seninle
Gecenin çığlıklarını dinledik umarsızca…

İmkansızlıklar içinde birbirimizi çoğaltırken
Kayıp adreslerde yol olduk, yokuş olduk
Fırtınalı gecelerde mey olduk, ateş olduk
Yüreğimden kopup gelen damla damla
Yaşlarla sevgi tohumu ektik kor ateşe
Yüreğin yüreğime dokundu, içim ürperdi…

Bilmezdim seni ve senin verdiğin umutların
Yarınlarımda beni baştan yaratacağını,
Kendimde kaybolurken beni bana vereceğini,
Deli dolu yüreğinle kapımı zamansız çalacağını,
Zamansızlıklar yumağında kahrolacağımı…

Düşler kurup orda yok olsam ne çare
Seni ölesiye isterken tüm hücrelerimde
Bir güz yangınının odağında kalakalsam
İki karşı kıyıdan ellerimiz uzansa
Dokunmak suç olsa, günah olsa ne çare…

Ahh…Yüreğim eriyorken dilinde
Kavruk ve ürkek arzular diyarında
Ruhum esir düştü sana, tutsağım yüreğinde
En uzun gecemde en uzun şiirim sana
Yüreği yüreğime dokunan adam…

Hiç yorum yok: