4 Ocak 2009 Pazar

Ben aşkı dikenler teller ortasında esarete satıyorum...

Teğet SevdaLar Hapishanesi...
Saçlarının bakışlarına katran dökülmüş yar...
Işıltılı hayatlarda kalır ömür denilen yaşanmışlıklar.
Gün ortası özlemler çıkarır ateşimi.
Ayakta kalmaya takati kalamamış bir ruh
Ve beden birlikteliğiyle tutunuyorum gözlerine.
Deprem korkusuyla yaşayan bir yıkıntıdan

Fazla bir şey bekleme.
İstesem de dolduramıyorum alın boşluğumdaki üç noktaları.

Hatırası gizli düşünüşlerimi.
Takvimlerde herhangi bir gün adı
Ve sevdakeş bir mevsim kısalığı yaşıyor gecelerim.

Dört duvar ortasında eli bıçaklı kabuslar kovalıyor mahpusluğum.
Hep vurgun saatlerine düşmüş bir çığlığı ağlarken gözlerim
Yitirilmiş eldelerle yetinmeye çalışan

Tüccar defterlerine yazıyorum kayıplarımı.
Biliyorum ki nutfeye can veren Allah

Bir gün emanetini geri isteyecek.
Toprak olmaya mecbur bir vücut kalırken geride
Ruhumun medcezirleriyle birlikte,

Her güneş batışında gelecek pencerenin önüne.
Bir türkü serinliğiyle uyanacaksın.
Rüyaların dünlere tutsak özgürlükler yaşayacak.
Peşini bırakmayacak dünlerin izlerini taşıyan unutulmuşlar,
Yalanlar,eylüller,ocaklar,ağustoslar...
Unutmaya vurduğun her gönül darbesiyle kızıla boyanacaksın.
Bir dalgınlıktır alıp başını gidecek uzaklara,
Yağmurlar gülümseyecek her beni düşündüğünde.
Belki yalnızlık kokmayacak ömründeki dipnotların...
Elde kalanlarla yetinmeyi öğreneceksin,
Bir zamanlar yetinmeyi boş sayan rayihalar.
Nihavent hüzünler taşırken yangın

Pişmanlıklar susacaksın...

Ve beni düşünme nerdeyim, sadece bil yeter

Teğet geçen sevdaların

Mahkemesiz sanığı olarak müebbet yatıyorum,

idamımı infaza taşısa da saatler.

Teğet sevdalar hapishanesi burası

Ben aşkı dikenler teller ortasında esarete satıyorum...





Alıntı

Hiç yorum yok: